SES: “OHAL Komisyonu Hukuksuzluğu Devam Ediyor”

SES: “OHAL Komisyonu Hukuksuzluğu Devam Ediyor”

Sağlık ve Sosyal Emekçileri Sendikası, genel merkez binasında yaptığı açıklamayla KHK'lerle ihraç edilen üyelerinin OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'nda karşılaştıkları hukuksuzlukları kamuoyuyla paylaştı

KESK’e bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Merkez Yönetim Kurulu OHAL Komisyonu’nun devam eden hukuksuzluklarına ilişkin basın toplantısı düzenleyerek, SES Hukuk Bürosu tarafından hazırlanan raporu paylaştı

SES genel merkez binasında OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun hukuksuzluklarına ilişkin basın açıklaması yaptı. Konuya ilişkin hazırlanan raporu SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden kamuoyu ile paylaştı.

Raporun tam metnini okumak/indirmek için tıklayınız.

Erden, 796 SES üyesinin ihraç edildiğini, 17’sinin KHK’ler ile görevlerine iade edildiğini, başvuru yapan 779 üyenin 117’sinin başvurusunun sonuçlandığını, başvuru yapanlardan 42’sinin görevlerine iade edildiğini, 58’inin ise başvurusunun reddedildiğini kaydetti. Erden, komisyon başvuruları reddedilen ve kararlarını SES’e ulaştıran 44 üyenin kararlara ilişkin değerlendirmeleri aktardı.

“OHAL Komisyonu, hakkını arayan emekçiler için etkili bir başvuru yolu değil”

Erden, komisyonun ret kararlarını “irtibat ve iltisak” gibi hukuksal bir değer taşımayan tespitlere dayandırdığını, siyasi iktidarın düşmanlaştırdığı kesimlerin kamudan ihracını onama aygıtı olduğunu belirtti. Erden, “Kararlar, Komisyonun gerek bileşimi gerek çalışma usulü bakımından hakkını arayan kamu emekçileri için etkili bir başvuru yolu olamayacağına dair eleştirilerimizi haklı çıkarmıştır” dedi.

Erden’in açıkladığı raporda yer alan tespitler şöyle:

  • OHAL Komisyonunun ret kararlarıyla masumiyet karinesi ihlal edilmektedir.
  • Komisyon başvurusu reddedilen 44 üyemizin 24’ünün kararlarının gerekçesi olarak üyelerimiz hakkındaki kovuşturmanın ertelenmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararları gösterilmiştir.
  • Ayrıca HAGB kararı veya kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilen üyelerimizin 10’nun hakkındaki kararın denetim süresi dolmuş olmasına, düşme kararı verilmiş veya düşme kararı verilme koşulları oluşmasına rağmen Komisyon başvuruları olumsuz sonuçlanmıştır.
  • Kimi üyelerimiz haklarında soruşturma dahi yokken ihraç edildikleri, kimi üyelerimizin haklarında mahkeme kararı yokken ihraç edildikleri görülmektedir.
  • İhraç tarihinde hakkında ceza soruşturması dahi olmayan üyelerimiz hakkında ihraç kararının ardından ve ihraç kararına yasal dayanak yaratma amacıyla soruşturma başlatılması ve ceza kararları verilmesi hukuksuzluğun bir başka boyutudur.
  • [Bir] şube yöneticimiz hakkında her ne kadar kovuşturma yer olmadığı kararı verilse de OHAL Komisyonu hukuksuzluk konusundaki kararlılığını ihraç tarihinden sonra verilen bir HAGB kararı gerekçesiyle yöneticimizin başvurusunu reddederek göstermiştir.
  • Bir üyemizin başvurusu, henüz memur değilken hakkında verilen ve denetim süresi dolan HAGB kararı gerekçe gösterilerek reddedilmiştir.
  • Üyelerimizin, devlet memurluğunun sona erdirilmesi için 657 sayılı Yasaya uygun hiçbir neden bulunmadan ve Anayasanın ‘Savunma Hakkı’na ilişkin genel ilkesi ile 657 sayılı Yasanın disiplin hükümlerinin tamamına aykırılık oluşturularak OHAL KHK’leri ile ihraç edildiği sendikamızca defalarca kez ifade edilmiştir.
  • Dört üyemizin Komisyon başvurusunun reddine dair kararın gerekçesi olan yargılamalarla ilgili olarak, üyelerimiz hakkında ihraç kararı verilmeden önce disiplin soruşturması başlatılmıştır.  Dört üyemizden ikisinin ihracına gerekçe yapılan eylemleriyle ilgili disiplin hukuku kapsamında istenilen ceza uyarı ve kınamadır. Ancak sonuç kamu görevinden ihraç olmuştur.
  • Komisyonun etkili bir başvuru yolu olmadığı, Komisyonun yaşanan mağduriyeti büyüttüğünün bir diğer örneği ise sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek önce yüksek disiplin kurulu kararıyla ihraç edilen ardından 675 sayılı KHK ile ihraç edilen bir üyemizin başvurusuna ilişkindir. Üyemizin kamu görevinden ihracına dair YDK kararının iptali talebiyle açtığımız davada İdare Mahkemesi işlemin iptaline karar vermiştir. Ancak aynı zamanda OHAL KHK’si ile de ihraç edilen üyemiz, hukuka aykırı olduğu mahkeme kararıyla tespit edilen işlemle ilgili hala OHAL Komisyonunun karar vermesini beklemektedir.
  • OHAL Komisyonunun üyelerimizin başvurularının reddine dair kararlarının üçünde “başvurucuya ilişkin bilgi, belge ve tespitler” başlığı altında “istihbari bilgilere” yer verilmiştir.
  • Batman’da ihraç olan bir kamu emekçisinin OHAL Komisyon başvurusunun reddine ilişkin kararda benzer istihbari bilgilere yer verilmesi üzerine kurumuna başvuru yaptığı ve bu “personel dosyasını” talep ettiği, kurumun ise özlük dosyasında bu bilgilere rastlanılmadığına dair cevap verdiği bilgisi Sendikamıza ulaşmıştır.
  • OHAL komisyonu adeta bir yargı makamı gibi hareket etmiş, suçların ve eczaların kanuniliği ilkesini de ihlal ederek ret kararlarına “irtibat ve iltisak” tespitlerini gerekçe yapmıştır.
  • Bu aşamada OHAL Komisyonu kararlarına karşı açılan davaların, yürütülen hukuksal sürecinde adil bir yargılama olmadığını belirtmek isteriz. Şöyle ki;
    685 sayılı KHK ile OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu Kararlarına karşı HSK tarafından belirlenecek Ankara İdare Mahkemelerine dava açılabilmesi yargı sürecinin de bağımsız bir şekilde yürütüleceğine ilişkin değerlendirmelere neden olmuştur. Üyelerimiz hakkında açılan davalarda henüz bir karar verilmiş olmasa da kamuoyunda gündem olan kimi İdare mahkemesi kararlarından Mahkemelerin “irtibat ve iltisak” yorumunun OHAL hukuksuzluğunu onayı niteliğinde olabileceği görülmektedir.
    Üç yıla yakın süredir hukuksuzluğun tespiti için yasal yollara başvuran üyelerimizin açtığı davalarda yürütmenin durdurulması taleplerim mahkemelerce “incelenmeksizin reddedilmektedir”. Keza itirazlarımız da Bölge İdare mahkemesi tarafından reddedilmiştir.
  • Yürütmenin durdurulması talebimizin reddi kararının gerekçesi olarak 6755 sayılı Kanunun 38. Maddesinin “Olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez” hükmü gösterilmektedir. Böylece OHAL kaktıktan sonra OHAL rejiminin devamı sağlanabilmektedir.
  • Temel hak ve özgürlüklerimizi güvence altına alacak yargılamalar olmamaktadır.

“Hukuksuzlukları kabul etmiyoruz, mücadeleyi büyüteceğiz”

OHAL İşlemeleri İnceleme Komisyonu’nun kendini mahkemelerin yerine koyarak, mahkeme kararlarını yok sayarak karar vermesinin hukuksuzluğuna dikkat çeken Erden, “Bu şekilde verilen kararların kabul edilmesi mümkün değildir” dedi. Erden sözlerini şöyle sonlandırdı:

Suça bulaştığı iddia edilen kamu görevlileri ile ilgili tüm hukuki işlemler, kendisini mahkemelerin yerine koyan OHAL Komisyonunca değil, mevcut hukuk sistemi içinde yer alan mahkemeler aracılığıyla yürütülmelidir.

Komisyon derhal lağvedilmeli ve haklarında herhangi bir yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm emekçiler bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmedir.

Sonuç olarak açığa çıkan bu tablo göstermektedir ki; devam eden OHAL rejmi, OHAL Komisyonu kararları, siyasi yargılamalar, siyasi yargı kararlarıyla hukuksuzlukları olağanlaştırmamız ve bu yağma düzenine biat etmemiz istenmekte, beklenmektedir.

Ancak kamu emekçilerinin ve yaşamsal bir hizmet veren sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin mücadele tarihi her türlü hukuksuzluk karşısında mücadelenin tarihidir. Bu hukuksuzlukları kabul etmediğimizi ve mücadeleyi büyüteceğimizi bir kez daha belirtiriz.Bu gerçekleşinceye ve hukuksuz ihraç edilen tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri görevlerine iade edilinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.

toplumsalhukuk